DEVAM: 30- SİDİK VE
DİĞER NECASETLER MESCİTTE BULUNURSA ONLARI YIKAMANIN VACİB OLUŞU VE YERİN
KAZINMASINA İHTİYAÇ OLMAKSIZIN SU İLE TEMİZLENECEĞİ BABI
100 - (285) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا عمر بن
يونس الحنفي.
حدثنا عكرمة
بن عمار.
حدثنا إسحاق
بن أبي طلحة.
حدثني أنس بن
مالك (وهو عم
إسحاق) قال: بينما
نحن في المسجد
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إذ جاء
أعرابي. فقام
يبول في
المسجد. فقال
أصحاب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: مه
مه. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "لا
تزرموه. دعوه"
فتركوه حتى بال.
ثم إن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
دعاه فقال له
"إن هذه
المساجد لا
تصلح لشيء من
هذا البول ولا
القذر. إنما
هي لذكر الله
عز وجل، والصلاة،
وقراءة
القرآن"، أو
كما قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
قال فأمر رجلا
من القوم،
فجاء بدلو من
ماء، فشنه
عليه.
[:-659-:] Bize Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Ömer b.
Yunus EI-Hanefî rivayet etti. (Dedi ki) bize ikrimetü'bnü Ammar rivayet etti.
(Dediki): Bize İshak b. Ebi Talha haber verdi. Bana Enes b. Malik -ki İshak'ın amcasıdır- tahdis edip dedi ki:
Bizler Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte mescitte iken bir bedevi çıkageldi.
Kalkıp mescidin içinde küçük abdestini bozdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ashabı: Dur, ne yapıyorsun dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Hayır, onun işini yarıda kesmeyin, onu bırakın" buyurunca,
onlar da işini bitirinceye kadar ona ilişmediler. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onu çağırarak ona: "Bu mescitlerde bu şekilde küçük
abdest bozmak da, pislik de uygun değildir. Çünkü buralar ancak Aziz ve Celil
Allah'ı zikretmek, namaz kılmak ve Kur'an okumak içindir" buyurdu. -Yahut
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in buyurduğu gibi.- (Enes) dedi ki:
Sonra oradakilerden bir adama bir emir verdi. O da bir kova su getirip, onun
üzerine döktü.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 186
DAVUDOĞLU ŞERHİ İÇİN buraya tıklayın
NEVEVİ ŞERHİ (657- 659) Bu bapta Enes (r.a.)'ın
rivayet ettiği (657): "Bir bedevi mescitte küçük abdestini bozdu ...
hadisi diğer rivayette (658) insanlar ona bağırmaya başladı. .. "
denilmektedir.
Arabi
(bedevi) çölde yaşayan kimseye denir.
"Onu
bırakın, işini yanda kesmeyin" anlamındaki "la tuzrimuhu"
ifadesindeki fiilin mastarı olan "izram" kesmek demektir.
Kova
anlamındaki "delv" kelimesi müzekker ve müennes olarak kullanılır.
(658 nolu hadiste geçen) "zenab" de içi su dolu kova demektir.
Bu
Başlıktaki Hadislerden Çıkan Hükümler
1-
Ademoğlunun sidiği necistir. Bu hususta icma vardır. İçtihadına itibar edilen
herkesin de İcmaı ile büyük ile küçük arasında fark yoktur. Ama yüce Allah'ın
izniyle bundan sonraki babta açıklayacağımız gibi, küçük çocuğun sidiğinin
üzerine su serpmek yeterlidir.
2-
Mescide saygı gösterilmeli, onun pislenmekten, kirlenmekten uzak tutulması
gerekir.
3-
Yer, üzerine su dökmekle temizlenir, ayrıca onu kazımak şartı yoktur. Bizim ve cumhurun
görüşü budur (3/190). Ama Ebu Hanife -yüce Allah'ın rahmeti ona- yeri kazımadan
temiz olmaz, demiştir.
4-
Necasetin yıkanması neticesinde akan su temizdir; ama bu mesele hakkında ilim
adamları arasında görüş ayrılığı vardır. Bizim mezhep alimlerimizin de üç
farklı kanaati bulunmaktadır: Birincisi temiz olduğu, ikincisi necis olduğudur.
Üçüncü görüşe göre ise eğer necis olan yer temizlenmiş olduktan sonra oradan
ayrılırsa temizdir, necis olan yer henüz temizlenmeden ayrılmışsa necistir.
İşte sahih olan bu üçüncü görüştür. Ama bu görüş ayrılığı da necasetin
kendisiyle yıkandığı suyun niteliklerinin değişmeden ayrılması halinde
sözkonusudur. Eğer nitelikleri değişmiş olarak ayrılmışsa Müslümanların icmaı
ile necistir. İster tadı, ister rengi, isterse de kokusu değişmiş olsun
nitelikteki bu değişme az ya da çok olsun fark etmez. Allah en iyi bilendir.
5-
Bilmeyen kimseye -aykırı davranışı hafife alarak ya da inat olsun diye
yapmamışsa- yumuşak davranmak onu azarlamadan ve eziyet etmeden onun için gerekli
bilgileri öğretmek gerekir.
6-
İki zarardan daha büyük olanı daha hafif olanına katlanarak önlenir. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'onu bırakın" buyurmuştur. İlim adamları der
ki: Rasfılullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Onu bırakın"
buyurmasının sebebi iki masıahattır. Birincisi küçük abdestini bozarken
kesilmesinden dolayı zarar görmesi sözkonusudur. Yerin necis edilmesi ise
esasen gerçekleşmiş bulunuyordu. Dolayısıyla necasetin artmasına katlanmak o
kişiye zarar verecek bir davranıştan daha uygundur. İkincisi ise necaset
mescidin az bir bölümünde sözkonusu olmuştu. Şayet küçük abdestini bozarken onu
kaldırmış olsalardı elbisesi ve bedeni de mescidin birçok yeri de necis
olacaktı. Allah en iyi bilendir.
(659)
"Bu mescitlerde ... uygun değildir. .. yahut Allah Rasfılü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in buyurduğu gibi." Buradan mescitlerin korunması,
pisliklerden, çöpten, tükürmekten (3/191), yüksek sesle konuşmaktan,
tartışmaktan, alışveriş ve diğer akitlerde bulunmaktan ve benzeri hususlardan
uzak tutulması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu hususta kısaca bazılarını
zikretmemiz gereken çeşitli meseleler vardır:
Mesciderde
Yapılması Caiz Olan ve Olmayan Bazı Hususlar
1
- Muhaddisin mescitte oturmasının caiz olduğu üzerinde Müslümanlar icma
etmişlerdir. Eğer oturuşu itikaf, ilim okumak, bir öğüdü (vaazı) dinlemek,
namazı beklemek ve buna benzer herhangi bir ibadet için ise bu müstehap olur.
Eğer bunlardan herhangi birisi için oturmuyorsa mübah olur. Mezhebimize mensup
bazıları ise bu mekruhtur demişlerse de bu görüş zayıftır.
2-
Mezhebimize göre mescitte uyumak caizdir. İmam Şafil (rahimehullah) el-Umm adlı
eserinde bunu açıkça ifade etmiştir. İbnu'l-Munzir de el-İşraj adlı eserinde
şöyle demektedir: İbnu'l-Müseyyeb, Hasan, Ata ve Şafil mescitte uyumaya ruhsat
vermişlerdir. İbn Abbas da: Mescidi uyuyacak yer edinmeyiniz demiştir. Yine
ondan eğer namaz kılmak için orada uyuyacaksan bunda bir sakınca yoktur dediği
de rivayet edilmiştir. Evzai mescitte uyumak mekruhtur, Malik yabancılar için
bunda bir sakınca yoktur. Bununla birlikte mukim kimseler için bunu uygun
görmüyorum demişlerdir. Ahmed de: Şayet misafir ya da benzer durumda birisi ise
bir sakıncası yoktur. Eğer orayı gündüzün ortasında dinlenecek yer ve gece
kalacak yer edinecek olursa olmaz. Aynı zamanda bu İshak'ın da görüşüdür.
İbnu'l-Münzir'in nakilleri bunlardır. Mescitte uyumanın caiz olduğunu
söyleyenler Ali b. Ebi Talib (r.a.)'ın, İbn Ömer'in, Suffa ehlinin, kemer
sahibi kadının, yabancıların, Sumame b. Usal'in, Safvan b. Umeyye ve
başk~larının mescitte uyuduklarını delil gösterirler. Bunlar ile ilgili
hadisler sahihte de meşhurdur. Allah en iyi bilendir. Müslümanların izni ile
kafirin mescide girmesine imkan tanımak caizdir, izinsiz girmesi ise
engellenir.
3-
İbnu'l-Münzir der ki: Kendisinden ilim bellenmiş olan herkes mescitte abdest
almayı mübah kabul etmiştir. Ancak ıslatacağı yahut insanların bundan dolayı
rahatsız olacakları bir yerde abdest alması mekruhtur. Maliki İmam Ebu'l-Hasan
b. Battal bu görüşü İbn Ömer, İbn Abbas, Ata, Tavus, Nehaı, Maliki İbnu'l-Kasım
ve pek çok ilim adamından nakletmiştir. İbn Sirin, Malik ve Suhnun'dan ise
mescidi korumak için bunu mekruh gördüklerini nakletmektedir. Allah en iyi
bilendir.
4-
Mezhebimize mensup bir topluluk hayvanların, delilerin ve mümeyyiz olmayan
küçük çocukların belli bir maksat ve ihtiyaç olmaksızın mescide alınmaları
mekruhtur. Çünkü onların mescidi necaset ile kirletmeyeceklerinden emin
olunamaz ama haram değildir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deve
üzerinde tavaf etmiştir; fakat bu mekruh olmasını ortadan kaldırmaz. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu işi caiz olduğunu açıklamak için ya da
başkaları tarafından görülüp, ona uyulması için yapmıştır. Allah en iyi
bilendir.
5-
Mescide necaseti sokmak haramdır. Bedeninde necaset bulunan kimsenin ise eğer
necaseti mescide bulaştıracağından korkarsa mescide girmesi caiz olmaz. Eğer
bundan yana emin olursa caiz olur. Mescitte kan aldırmaya gelince, şayet kan
için bir kap yoksa haramdır. Eğer kanı bir kaba damlayacak olursa mekruhtur.
Mescitte bir kabın içinde küçük abdest bozması hakkında iki görüş vardır. Daha
sahih olana göre bu haramdır, ikincisine göre mekruhtur.
6-
Mescitte sırtüstü yatmak, ayağı sallamak, parmakları birbirine kenetlemek,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunları yaptığına dair sahih ve
meşhur hadisler dolayısıyla caizdir.
7
- Mescitleri süpürmek ve temizlemek bu husustaki sahih ve meşhur hadisler
dolayısıyla müekked müstehaptır. Allah en iyi bilendir.
"Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı: Dur, ne yapıyorsun, dediler,"
Hadisteki "meh meh" yasaklamak, alıkoymak için söylenen bir sözdür.
Behbeh olarak da söylenir. ilim adamları bu sükun üzere mebni bir isimdir, sus
anlamındadır demişlerdir. Metali'sahibi de şöyle der: Bu bir azar, bir işten
vazgeçirmek için söylenen sözdür. Bunun aslının "ma ha za: bu ne"
olduğu sonra kolaylaştırmak için hazfedildiği söylenmiştir. Bu kelime tekrar
edilerek "mehmeh" diye söylenir. Sadece bir defa meh olarak da
söylenir. Behbeh demek de bunun gibidir. Yakub dedi ki: Bu söz işi tazim etmek
için -noktah hı ile- "be h beh" gibidir. Kesreli ve tenvinli de
söylenir. Bazı hallerde birincisi tenvinli, ikincisi ise tenvinsiz kesreli
söylenir. Metali'sahibinin sözleri bunlardır. Bunu başkası da aynı şekilde
zikretmiştir. Allah en iyi bilendir.
"Bir
kova su getirip, üzerine döktü." Buradaki "feşenneh" onu döktü
fiili şın ve sin ile rivayet edilir ama asıl nüshaların ve rivayetlerin
çoğunluğunda şın iledir, onu döktü demektir. Kimi ilim adamları ikisi arasında
fark gözeterek sin ile kolayca dökmek, şın ile kısım kısım dökmek anlamındadır
demiştir. Allah en iyi bilendir.